Son yazımda belirttiğim gibi, Bahçeli ve Erdoğan’ın birbirine zıt adımları toplumda ciddi bir güvensizlik ve karmaşa yaratıyor. Bahçeli, terörle mücadele adına PKK lideri Abdullah Öcalan’a söz hakkı verilmesini ve örgütün silah bırakmasını gündeme taşırken, Erdoğan aynı anda bazı belediyelere kayyum atıyor.
Bu adımlar, halkın gözünde birbiriyle çelişen ve güvensizliği artıran bir tablo oluşturuyor.
Bir yanda “çözüm” sürecini yeniden gündeme getirircesine Öcalan’a söz hakkı tanımayı düşünen bir strateji, diğer yanda halkın oylarıyla seçilen belediyelere kayyum atayarak müdahale…
Bu çelişkili hamleler, halkın iradesine duyulan güveni zedelerken, toplumda derin soru işaretleri yaratıyor.
Demokratik değerlerin temelini oluşturan halkın iradesine saygı, bu tür adımlarla sekteye uğradığında, toplumun huzurunu ve güvenliğini tehlikeye atabilecek bir ortama zemin hazırlanmış oluyor.
Toplumun asıl ihtiyacı laf değil, güven veren ve tutarlı bir politika.
Çelişkili adımların yarattığı bu güvensizlik, halkın barış ve huzur arayışını baltalayabilir.
Vatandaşın aklında giderek büyüyen bir soru var: Bu tehlikeli yaklaşım, Allah korusun, iç kargaşaya sebep olabilir mi? Eğer demokratik süreçlere olan güven kaybolursa, toplumda oluşan bu gerginlik daha derin krizlere yol açabilir mi?
İktidarın ve muhalefetin de halkı ayrıştırmaya yönelik bir strateji izlediği iddiaları, mevcut güvensizliği daha da artıran bir başka unsur. Bahçeli ve Erdoğan’ın bu zıt adımları, toplumun ortak bir geleceğe olan inancını zayıflatıyor ve kalıcı bir barışın zeminini oluşturmak yerine, toplumu daha fazla ayrıştırıyor.
“BOP 2” gibi iddiaların halk arasında dolaşıyor olması, halkın kafasında zaten var olan kuşkuları daha da güçlendirebilir.
Böyle bir ortamda, toplumsal birlik ve demokratik değerlere yönelik politikalara olan ihtiyaç daha da belirgin hale geliyor.
Bu sadece siyasi liderlerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu haline gelmiş durumda. Toplum, artık laf değil, güvenilir ve çözüm odaklı bir strateji istiyor. İyi polis, kötü polis oyunlarıyla güven kazanmak mümkün değil.
Toplumun gerçekten ihtiyacı olan sağlam ve güvenilir bir yol izlenmeli; demokrasiye, halkın iradesine ve geleceğine olan güven güçlendirilmelidir.
Aksi takdirde, bu tür çelişkilerle dolu yaklaşımlar, Allah korusun, toplumun iç huzuruna zarar verebilir.
Saygılarımla,
Çetin AY
