Vatandaşa Giden Yol: Gülücükle Değil, Samimiyetle Dökülen Terle Açılır..!
Amerika seçimleri, yalnızca bir siyasi yarış değil; tüm dünyaya ders niteliğinde bir gerçek sundu: Siyaset sahnesinde sahte gülücükler, boş vaatler, şatafatlı kampanyalarla seçim kazanılmaz. Vatandaşın güvenini kazanmak, kürsüde iyi görünmek ya da süslü konuşmalar yapmakla mümkün değildir. Gerçek liderlik, milletin arasında olmak, dertlerine dokunmak, kalıcı çözümler üretmek ve o çözüm önerilerini samimiyetle sunmaktır. Bu seçim, dünya çapında siyasetin samimiyetsizlikten arınması gerektiğini bir kez daha gösterdi.
Vatandaşa Dokunmadan Güven İnşa Edilmez
Bir lider, vatandaşın güvenini kazanmak istiyorsa, kendini toplumdan üstün görmeyi bırakmalı. Makâm ve zenginlik, millete üstünlük taslamak için değil; millete hizmet etmek için bir araçtır. Bir toplumun gönlünü kazanmak, vatandaşla aynı seviyede olup, onlara dokunarak, aynı çamura basarak olur. Vatandaş, kendisine tepeden bakan değil; yanında duran, gerektiğinde bir adım geride durup milletin refahı için çabalayan liderler görmek istiyor.
Bir mahallenin altyapı sorunlarıyla ilgilenmeyen, milletin ihtiyaçlarından habersiz bir lider, o topluluğun güvenini nasıl kazanabilir? Vatandaş, bir liderin o mahallenin sokaklarında yürüdüğünü, oradaki çamura kendi ayakkabısıyla bastığını görmek ister. İşte o zaman, “Bu lider gerçekten bizim için burada” diye düşünmeye başlar. İkna, işte bu samimiyetle gelir. Sadece sözle değil, eylemle örülen bir güven duvarıdır bu.
Gösteriş Değil, Hizmet Borcu
Gerçek liderlik, şatafatlı sahnelerde verilen boş vaatlerden ibaret değildir. O vaatlerin somut adımlarla, alın teriyle, gece gündüz çalışarak hayata geçirilmesi gerekir. Vatandaş artık boş vaatlere, yüzeysel jestlere kanmıyor. Herkes, söylenen sözün arkasında somut bir eylem görmek istiyor.
Liderlik, bir gösteri yapmak değil; vatandaşa hizmet borcunu ödemektir. “Ben sizin için buradayım” demek kolaydır; ancak “Biz birlikte buradayız” diyebilmek, gerçek liderliğin göstergesidir. Gerçek lider, vaat ettiği her şeyi gerçekleştirmek için ter döken bir emekçidir. Sokaktaki bir çocuğun eğitimine katkı sağlamak için çabalayan, yaşlı bir vatandaşın sağlık hizmetine erişimini kolaylaştıran bir lider, milletin gözünde gerçek bir kahramandır.
Güven Samimiyetle İnşa Edilir
Güven, kağıt üstünde yazılan projelerle değil; vatandaşın yüreğinde inşa edilen samimiyetle kazanılır. Millet, liderlerinin samimiyetini hissetmek ister. Siyasi gösterilerden çok, kendisi için gerçekten bir şeyler yapıldığını görmek ister. Kısa vadeli parlak kampanyalar değil; uzun vadeli bağlılık, sadakat ve çalışkanlık güveni inşa eder.
Genç bir işsize umut ışığı olabilen, küçük esnafın sıkıntısını samimiyetle dinleyip çözüm üretebilen bir lider, vatandaşın hafızasında kalır.
Seçimler geçer; ama liderin gösterdiği samimiyet ve duyarlılık kalıcı olur. İktidardan düşse bile, milletin gönlünde her daim yükselmeye devam eder. İşte gerçek güven budur.
Görünüşten Değil, Yürekten Gelen Sözler Kazanır
Vatandaş, televizyon ekranlarında izlediği cilalı imajların ardında gerçek liderliği arar.
İçten gelen, yürekten konuşulan sözler insanlara daha çok dokunur. Her güzel söz, her güler yüz samimiyetle örtüşmez; millet bu farkı kolayca sezebilir. Vatandaş, “Birlikte güldük, birlikte ağladık” diyebileceği, kendisiyle aynı duyguları paylaşan liderleri arar. Gerçek acıyı da, mutluluğu da anlayabilen…
O yüzden siyaset, sadece bir seçim kazanma sanatı değil, bir gönül kazanma sanatıdır.
Gönüllere dokunamayan, yüreklere ulaşamayan bir siyaset, sadece boş bir yankıdır. Kalıcı olan, kalplerde yer edinendir. Gerisi, günün sonunda rüzgârda savrulup giden bir toz bulutudur.
Unutulmamalıdır ki, milletin gönlünü kazanan bir lider, her şeyden önce milletin bir parçası olduğunu, onların derdiyle dertlendiğini, onların sevincine ortak olduğunu gösteren liderdir. Vatandaşa giden yol, gülücükle değil; samimiyetle, alın teriyle, kararlılıkla dökülen emekle açılır.
Çetin AY