“BOP Her Geçen Gün Güçleniyor” Bölge Ülkeleri Uykuda, İran Uyanık.!!
İran’ın başkentini Tahran’dan güneye taşıma planı, yüzeyde doğal afet ve çevresel sorunlarla açıklanıyor.
Ancak bu kararın perde arkasında çok daha derin bir jeopolitik strateji yatıyor.
"İran, başkent değişikliğiyle sadece siyasi bir adım atmıyor, aynı zamanda askeri unsurlarını da stratejik olarak güvence altına alıyor".
Bu hamle, gelecekteki olası tehditlere karşı hazırlanmış kapsamlı bir savunma planının parçası.
Bölgedeki birçok ülke hâlâ günlük sorunlara odaklanırken İran, yıllar öncesinden hazırlıklarını yapmış durumda. Füze programını geliştirdi, nükleer çalışmalarını sürdürdü ve şimdi de başkentini daha savunulabilir bir noktaya kaydırıyor. İran’ın bu adımı, bölgedeki parçalanma senaryolarını ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) etkilerini ciddiye aldığını gösteriyor.
Görünüşte İran, Tahran’ın yoğun hava kirliliği ve nüfus yoğunluğunu gerekçe göstererek bu kararı almış gibi görünüyor.
Ancak bu açıklamalar, esas gerekçeyi gölgede bırakıyor. Gerçek neden, İran’ın kendini olası bir bölgesel parçalanma senaryosuna karşı hazırlaması.
Bölgenin jeopolitik fay hatlarını dikkatlice inceleyen İran, başkentini güneyde,
Basra Körfezi’ne yakın bir noktaya taşıyarak birkaç temel avantaj elde etmeyi hedefliyor:
1. Savunma Gücünü Artırmak: İran, kuzeybatı ve doğu bölgelerindeki etnik çatışma ve ayrılıkçı tehditlerin ülkeyi istikrarsızlaştırma ihtimalini hesaba katıyor. Azeri ve Beluç bölgelerinde oluşabilecek sorunlar, dış müdahalelerle birleşirse kuzeyin kaybedilmesi olası. Yeni başkent, bu hassas bölgelerden uzak, daha güvenli bir lokasyonda olacak.
2. Basra Körfezi’ne Yakınlık: Basra Körfezi, hem ekonomik hem de stratejik açıdan dünyanın en önemli enerji hatlarından biri. Yeni başkent, İran’ın enerji kaynaklarına ve uluslararası ticaret yollarına daha yakın bir konumda olacak. Bu durum, ülkenin ekonomik ve askeri gücünü pekiştirecek.
3. Parçalanma Senaryolarına Hazırlık: Eğer bir gün İran, dış müdahaleler veya iç karışıklıklar nedeniyle bölünme tehdidiyle karşı karşıya kalırsa, güneydeki yeni başkent, rejimin devamlılığını sağlayacak bir merkez olarak işlev görebilir.
BOP’un Gölgesinde Bir Direniş
Büyük Ortadoğu Projesi’nin temel hedeflerinden biri, güçlü merkezi devletleri zayıflatarak bölgeyi küçük ve kontrol edilebilir parçalara ayırmaktır. Irak, Suriye ve Libya gibi ülkelerin yaşadığı yıkım, bu stratejinin ne kadar acımasızca uygulandığını gösteriyor. İran, BOP’un hedeflerinden biri olduğunu çok iyi biliyor ve bu bilinçle hareket ediyor.
Yıllar öncesinden hazırlık yapan İran, bölgedeki diğer ülkelere kıyasla daha organize bir strateji yürütüyor:
• Füze Programı: 2000 kilometreyi aşkın menzile sahip balistik füzelerle, olası bir dış müdahaleye karşı caydırıcılığını artırdı.
• Nükleer Çalışmalar: Uluslararası baskılara rağmen, nükleer programını bir pazarlık kozu ve caydırıcı unsur olarak masada tutmayı başardı.
• Askeri Altyapının Güneyde Güçlendirilmesi: Kritik askeri üsler ve sanayi tesislerini Basra Körfezi’ne yakın bir bölgeye kaydırarak stratejik bir avantaj elde etti.
Bölge Ülkeleri Uykuda, İran Uyanık
Ortadoğu’nun birçok ülkesi, içerideki siyasi ve ekonomik krizlerle boğuşurken, İran yıllar öncesinden bu senaryoları hesaplamış ve adımlarını atmaya başlamıştı. Bugün, bölgedeki diğer ülkeler hâlâ günlük krizlerle uğraşırken, İran masada oyun kurucu olmaya devam ediyor.
Yeni başkent planı, İran’ın bölgesel dengelerde daha güçlü bir yer tutmak istediğini ve olası bir krizde savunma hatlarını güçlendirmek istediğini açıkça ortaya koyuyor. Bölge ülkeleri, BOP’un etkilerini anlamakta ve buna uygun stratejiler geliştirmekte geç kalırken, İran bir adım önde hareket ediyor.
Tarihi Aklın Bir Yansıması: Acem Stratejisi
İran, 5000 yıllık devlet geleneğiyle krizlere karşı stratejik reflekslerini bugüne kadar korumayı başarmış bir ülke. Başkent değişikliği, sadece bugünün sorunlarına bir çözüm değil, aynı zamanda gelecekteki tehditlere karşı alınmış bir önlem.
Bu adım, İran’ın tarih boyunca uyguladığı “uzun vadeli hesap yapma” stratejisinin bir parçası. Basra Körfezi’ne yakın yeni bir başkent, İran’ın hem içerdeki kontrolünü hem de dışarıdaki caydırıcılığını artıracak bir hamledir.
"Bu karar sadece bir şehir planlama projesi değildir".
İran, askeri gücünü, siyasi altyapısını ve ekonomik unsurlarını bir araya getirerek kendisini geleceğe hazırlıyor. Bu hamle, BOP’un hamlelerini boşa çıkarmaya yönelik bir stratejik karşılıktır.
İran masayı terk etmiyor, aksine masada kalmak için başkentini bile stratejik bir silah olarak kullanıyor.
Uyanık olanlar için bu hamle, bir “şehir değişikliği” değil, bölgesel satrancın en kritik hamlesidir..!!!
Saygılarımla
Çetin AY