Tarih kitapları, güçlü devletler ve imparatorluklarla doludur.
Ancak bu sayfalarda öyle bir millet vardır ki, ayak bastığı her toprakta düzen kurmuş, adaletiyle gönülleri fethetmiş ve yalnızca kılıcıyla değil, aklı ve vicdanıyla dünyaya damgasını vurmuştur: Türkler..!
Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarından Anadolu’ya, oradan Avrupa içlerine kadar uzanan bu yolculuk, sadece bir milletin yürüyüşü değil, bir medeniyet inşasıdır. Ve bu medeniyetin zirvesi
Selçuklu, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet ile taçlanmıştır.
Kılıçla Fetheden, Kalple Yöneten
Türklerin başarısının sırrı yalnızca savaş meydanlarındaki zaferlerinde yatmaz. Türkler, fethettiği toprakları kalıcı hale getiren ADALET ANLAYIŞIYLA büyük bir güç olmuştur. Batı’nın zulümle hükmettiği dönemlerde, TÜRKLER, adaleti ve hoşgörüyü temel alan bir yönetim sergilemiştir. Her milletten, her dinden insan TÜRKLERİN ÇATISI altında güvenle yaşamış, TÜRK BAYRAĞI adeta huzurun simgesi olmuştur.
Bugün Avrupa’nın ortasında hala dimdik ayakta duran camiler, köprüler, hanlar ve medreseler TÜRKLERİN sadece fethetmekle kalmayıp, yaşattığının ve inşa ettiğinin en büyük kanıtıdır.
Batı’nın Karşısında Duran İhtişam
Türklerin hakimiyeti, AVRUPA için adeta bir kabus olmuştur. TÜRK ORDULARI, savaş meydanlarında yıkılmaz bir güç; diplomaside ise ZEKÂ DOLU HAMLELERLE Avrupa krallarını dize getirmiştir.
İstanbul’un Fethiyle yeni bir çağ başlatan bu millet, VİYANA KAPILARINA dayanarak Avrupa’nın kaderini belirleyen en büyük aktör olmuştur.
Ancak bu başarı sadece savaş meydanlarından ibaret değildir. TÜRKLERİN geliştirdiği DİPLOMASİ, stratejik evlilikler ve etkili istihbarat ağları, Batı’nın TÜRKLERİ anlamakta güçlük çekmesine neden olmuştur. Onlar, gücün yalnızca silahta değil, AKILDA OLDUĞUNU dünyaya göstermiştir.
Adaletle Gelen Huzur
Türklerin hakimiyeti, diğer imparatorluklardan farklı olarak YIKIM VE ZULÜM üzerine değil, ADALET VE HUZUR üzerine kurulmuştur. Bugün hala OSMANLI’NIN hükmettiği topraklarda yaşayan halklar, o dönemleri “BARIŞ VE DÜZEN” olarak hatırlar. TÜRKLER, her inancı ve kültürü kucaklamış, herkese hakkını vermiştir. Çünkü onlar için YÖNETMEK, AYNI ZAMANDA YAŞATMAKTIR.
Medeniyetin İnşası
Türklerin hakimiyeti bir savaş hikâyesi değil, MEDENİYETİN YÜKSELİŞİDİR. İstanbul, bu yükselişin en güzel örneğidir.
TÜRKLERDİR, bilimde, sanatta ve mimaride dünyaya ilham kaynağı olmuş, ardında UNUTULMAZ ESERLER bırakmıştır. SÜLEYMANİYE CAMİİ gibi devasa yapılar, TÜRKLERİN dünyayı estetikle, incelikle ve ustalıkla nasıl donattığını gösterir.
Bugün ve Gelecek
Türklerin dünya tarihine kattığı bu değerler, sadece geçmişin bir hatırası değil, GELECEĞE UZANAN BİR MİRASTIR. Bugün bile dünya sahnesinde güçlü bir şekilde var olan TÜRK MİLLETİ, tarihinden aldığı bu ilhamla her zaman ADALETİN, HOŞGÖRÜNÜN VE GÜCÜN TEMSİLCİSİ olmaya devam edecektir.
TÜRKLERİN “NİZAM-I ALEM” yani “DÜNYA DÜZENİ” anlayışı, TÜRKLERİN RUHUNDA VE KARAKTERİNDE hâlâ yaşamaktadır. FETHEDEN, YÖNETEN, YAŞATAN BİR MİLLET olarak Türkler, sadece tarihe değil, GELECEĞE DE MÜHRÜNÜ VURACAK güce sahiptir.
TÜRK MİLLETİNİN bu azmi ve iradesi, GEÇMİŞİN GÖRKEMİYLE GELECEĞİN TEMİNATIDIR. Dünyanın adalete susadığı bu çağda, TÜRKLERİN inşa ettiği HAKİMİYET SANATI hâlâ bir MODEL, HÂLÂ BİR UMUTTUR.
Saygıyla
ÇETİN AY