Hep beraber mübarek ramazan ayını idrak etmekteyiz. Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızın Ramazan ayını tebrik ediyor, bu mübarek ayın hayatımızın normalleşmesine vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Korona virüs sürecini tüm yoğunluğuyla yaşamaya devam ediyoruz. Virüsün kendisi veya onunla mücadele kapsamında alınan tüm kararlar herkesin hayatıyla direk ilgili. Bu nedenle herkes de süreçle direk ilgili.
Dün tüm gözler ve kulaklar en üst makam tarafından yapılacak açıklamadaydı. Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı basın toplantısı ile salgınla mücadelede son durumu ve yarınlara dair normalleşme planlarını açıkladılar.
Üzülerek ifade etmeliyim ki alınan bazı kararları dinlerken iktidarda bir kafa karışıklığı, bir ciddiyet eksikliği, ben yaptım oldu mantığı hissettim.
Düşünün 2,5 milyon gencimizi ilgilendiren ve onların geleceğini direk etkileyecek olan sınavla ilgili bir karar alınıyor. Ama bu karar alınırken onların psikolojileri hiç düşünülmüyor. Beklentileri umursanmıyor.
Dün panik havasında alınan kararın bedelini gençlerimiz ödüyor.
Milyonlarca gencimiz eğitim hayatları boyunca bu sınav için hazırlanıyor, emek harcıyorlar; aynı şekilde onların aileleri yıllarca emek, para, zaman harcıyorlar bu sınav için.
Olacak iş midir Allah aşkına!
Eğitim camiasının, velilerin, öğrencilerin taleplerine kulak asmadan Nasıl böyle bir kararlar alırsınız?
İktidarınız eğitim sistemini yaz-boz usulüyle bugüne kadar zaten mahvetti.
Sayın Ziya Selçuk, iktidarınızın 7. Milli Eğitim Bakanı, bugüne kadar 20'ye yakın eğitim sistemi değişikliği yaptınız, sınav isimleri A'dan Z'ye nerdeyse tüm harfler kullanılarak defalarca değişti, şimdi de bir sınavın tarihi 2 ayda 3 kez değiştiriyorsunuz!
Bu gençler, bu sene sınava girecek öğrenciler, siz iktidara geldiğinizde doğmuşlardı; 18 yıldır uyguladığınız eğitim politikası ile zaten yıprattığınız bu gençleri bir de böylesine yanlış alınan kararlarla mağdur etmeyin!
İkinci husus ise maske satışıyla ilgili alınan karar.
Normalleşme sürecinin bir parçası olarak, bugüne kadar piyasada satışına izin vermedikleri cerrahi maske ve bez maske satışına, halkın kolayca ulaşabileceği yerlerde izin vermeyi planladıklarını söyledi Sayın Cumhurbaşkanı.
Halbuki daha iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Maske satışına izin verilebilir mi?" sorusuna, "Hayır, şu anda maskenin ücretle, parayla satılması gündemimizde yok. Ücretsiz olarak bütün vatandaşlarımıza maskeler dağıtılmaya devam ediyor, bundan sonra da devam edecek.
Bu konuda devletimiz bütün tedbirleri aldı. Üretim noktasında maske sıkıntımız yok." diye yanıtlamıştı.
Öncelikle alınan bu kararın olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Ama öğrenmek istediğimiz şey İnatla direndiğiniz bir konuda fikir değişikliğinizin sebebi nedir? İlk günlerde bu düşünceyi dile getirenlere ısrarla karşı geliyor uygulayanları cezalandıracağınızı söylüyordunuz. Ne değişti. İlk kararınızı uygulama becerisi göremediğinizden dolayı zarar gördüğünüzü mü düşündünüz.
Zaten işin püf noktası tamda burası
Ak parti iktidara geldiğinden beri tüm olaylarda maalesef iktidarını korumayı her şeyden daha çok önceledi
Bu durum her dönem siyasetinde davranış bozukluğu oluşturdu
İktidarda kalma uğruna dün kavga ettikleriyle bu gün bir araya geldi
Dün beraber olduklarıyla bu gün kavga etti
Kazanmak için her yolu mubah gördü
İktidarda kalma uğruna küresel güçlerin hoşuna gidecek icraatlar yapılırken, kendisine oy verenlerin sadece hoşuna gidecek sözler söylendi nutuklar atıldı.
Düşünün böylesine zor bir dönemde ekonomik olarak beklentilere cevap veremediği halde muhalefetin yardım toplayıp yardım dağıtmasına tabiri caizse engel olma girişimlerinde bulundu.
Yani şunu demek istiyordu.
Benim fakirime benden başkası yardım edemez
Benim fakirim benden başkasının kendini doyuracağını görmemeli ve ona meyletmemeli
Böyle bir anlayışın böyle bir yaklaşımın ömrü uzun olmaz
Esnafımız, tüccarımız, işçimiz, memurunuz, köylümüz, emeklimiz, gencimiz herkes endişeli herkes tedirgin
Görmek istemeseniz de bu endişenin kaynağı virüsten çok ekonomik sorunlar
Bakın bir hafta önce 25 yaşında bir gencimiz yakıt istasyonundan parası olmadığı için cep telefonunu emanet bırakarak aldığı 10tl benzinle kendini yakarak intihar etti.
Vallahi böyle bir olayın yaşandığı ülkede zerre miktarı vicdanı olan yetkililer geceleri uyuyamamalı
Bu bir feryattır!
Bu bir çığlıktır!
Bu bir uyarıdır!
Sonra çıkıyor diyorsunuz ki biz bize yeteriz
Biz bize yetemiyoruz arkadaş. İşte toplanan para ortada 1.9 milyar
Yani 5 günlük faize ödediğimiz para miktarı
Son 3 ay içinde doların yükselişi nedeniyle borç yükümüz 550-600 milyar arttı.
Sadece, hazine garantili 19 Şehir hastanesinin devlete olan yükü son 3 ay içerisinde kur farkı nedeniyle 103 milyar TL daha arttı.
Yani bu sürece ayırdığın para kadar
Bu hesaplarda hazine garantili köprüler yok, havaalanları yok
Kimse kusura bakmasın
Biz bize yetemiyoruz!
biz bize yetemiyoruz Çünkü; adaletsizlik var
biz bize yetemiyoruz çünkü israf var
biz bize yetemiyoruz çünkü yolsuzluk var
biz bize yetemiyoruz çünkü beceriksizlik var
biz bize yetemiyoruz çünkü gaflet var
biz bize yetemiyoruz çünkü üretim yok! İstihdam yok! Yatırım yok!
İnanın böylesine muhteşem özelliklere sahip bir ülkede işsizlikten, geçim derdinden, ekonomik sorunlardan konuşurken üzülüyoruz sıkılıyoruz. Bizdeki potansiyelin onda birine yüzde birine sahip olmayan ülkelerde insanlar refah içinde yaşarken biz bu şartlarda bir hayat sürmek zorunda değiliz:
Bir defa iktidar kim olursa olsun şu iki hususu iyi bilmeli.
Bu ülkede yaşayan herkes bu ülkenin bir ortağıdır ve var olan tüm nimetlere ortaktır. Devletin görevi de bu nimetleri adil bir sekil de paylaştırmaktır.
İki üretim yapmayan hiçbir toplum ayakta duramaz. Biz bize yetmek istiyor isek bir an önce borca dayalı faiz, döviz, borsa üçgeninden oluşan rant ekonomisini terk edip yatırım, üretim, istihdamdan oluşan Reel ekonomiye geçmek zorundayız.